Vugar İsgandarov: “Resmi Paris bu konuda pratik adımlar atmalı…”

Vugar İsgandarov: “Resmi Paris bu konuda pratik adımlar atmalı…”

-Sayın vekil, İran’ın son dönemde Azerbaycan’a yönelik çirkin davranışları, Araz genelinde gerçekleştirilen tatbikatlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Bilindiği üzere Azerbaycan ile Türkiye arasında imzalanan askeri alanda işbirliği anlaşmasına göre Azerbaycan-Türkiye ortak tatbikatı yapılıyor. Aslında iki kardeş ülke arasındaki bu tür eğitimler son zamanlarda özellikle 44 günlük Karabağ Savaşı arifesinde ve sonrasında yoğunlaşmıştır. Bu tatbikatlar, İran’ın molla rejiminin Azerbaycan’a yönelik son dönemdeki aşırı davranışına bir yanıttır. Tatbikatların ilerleyişine değinmeden önce, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 25 Kasım’da Bakü’de düzenlenen “Orta Koridor Boyunca: jeopolitik, güvenlik ve ekonomi” konulu uluslararası konferansta yaptığı konuşmadaki sözlerini hatırlatmak istiyorum: “Bizim ordumuz Türkiye’nin, Türkiye’nin ordusu da bizimdir. Evet, gerçekten öyle. Özellikle Şuşa Deklarasyonu’ndan sonra yeni bir aşamaya giren Azerbaycan-Türkiye kardeşliği, iki ülkenin güvenliğini sağlamaya yönelik ortak adımları da içeriyor. Bu açıdan yukarıda belirtilen tatbikatlar, iki kardeşin İran’ın molla rejimine karşı ortak bir uyarısı olarak da değerlendirilebilir” dedi. Azerbaycan Ordusu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin farklı türdeki birliklerinin personeli, muharebe ve özel amaçlı istihkâm teçhizatı ile askeri hava araçlarının yer aldığı eğitimin Bakü şehri ve topraklarını, Astara, Cebrayil ve İmişli bölgelerini kapsıyor. Savunma Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre, senaryoya uygun olarak Azerbaycan Ordusu’na bağlı Kara Kuvvetleri, Silahlı Kuvvetler, Hava Kuvvetleri, Özel Kuvvetler, İstihkam Birlikleri, Füze ve Topçu Birlikleri, Türk Ordusu ile birlikte çeşitli eğitim muharebe görevleri icra etmektedir. Eğitimde, modern muharebe yöntemlerinin kullanılması, askeri harekâtlarda topçu, havacılık ve diğer birlik türlerinin uygulanması, bunların etkileşim halinde organize edilmesi, nehirler üzerinde geçit açmak için dubalı köprüler inşa edilmesi, konvansiyonel düşmanın derinliklerine inilmesi gibi çeşitli görevler verilmektedir. Bu bilgilerin, İran sınırında yürütülen ortak tatbikatların değeri hakkında gerekli sonucu çıkarmak için bir sebep verdiğine inanıyorum. İran devleti ve bu devleti yöneten hocalar rejimi dahil herkesin bundan iyi bir ders alması gerekir. Dostlarımız ve düşmanlarımız bir şeyi unutmasınlar: Tek millet, iki devlet olan Türkiye-Azerbaycan kardeşliği her zaman hakikatte sözünü söyler ve bu doğrultuda birlikte çalışmaya devam edecektir.

– Sayın vekil, son zamanlar Fransa’nın Azerbaycan’a sert mevkisi ve asılsız iddialar sergilediğini görüyoruz, sizce Fransa’nın Türk düşmanlığı neye dayanıyor?

– Fransa’nın Azerbaycan ve Türkiye’ye karşı düşmanca tavrının birçok nedeni var. Fransa’nın mevcut durumu ve faaliyetleri asırlara dayanmaktadır. Fransa başından beri neredeyse tüm kıtaları işgal etmiş ve soykırım yapmış bir ülkedir. Aynı ülkeleri yıllar önce fetheden Osmanlı Devleti, Fransa’nın aksine, o bölgelerdeki kültürel değerlere sahip olması, insan katliamı yapmaması ve oradaki insanların değerlerine saygı duyması onlara daha fazla saygı kazandırdı. Fransızların bu yaklaşımının yanı sıra Osmanlı’ya, Türkçülüğe ve bağımsız Azerbaycan’ın başarılı politikasına yönelik kıskançlıklarının kökeninde yıllar öncesinin süreçleri yatmaktadır. Burada ayrıca Türkiye’nin dünyada güçlendiğini, Azerbaycan’ın bölgede somut bir güç merkezi haline geldiğini görebiliriz. Unutulmamalıdır ki bugün Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Bağlantısızlar Hareketi’nin başkanı olarak çok başarılıdır. Bağlantısızlar Hareketi küresel ölçekte büyük bir platform ve buna devlet başkanımızın başkanlık etmesi kurumun itibarının yükselmesine neden oldu. Azerbaycan’ın 44 gün süren Karabağ Savaşı’ndaki şanlı zaferinin, barış programını sunması ve birçok ülke tarafından desteklenmesi Fransa’yı rahatsız etti. Aslında bu Ermeni sevgisinden kaynaklanmıyor. Basitçe Fransa, Azerbaycan ve Türkiye düşmanlığını düşman konumunda olan Ermenistan’ı destekleyerek ifade ediyor. Paris’in Erivan’ın ablası olmasının bir diğer nedeni de Fransa’ya entegre olmuş Ermeni nüfusudur. Hem siyasete girmeleri hem de orada büyük etkiye sahip olmaları Fransız siyasetine yansımıştır. Ama bence Fransa’da da akıllı politikacılar var ve neler olup bittiğini ve nasıl olduğunu çok iyi anlıyorlar. Genel olarak parlamentoların saçma sapan kararlar alması, açıklamalar yapması Fransa’yı utandırmıyor. Aksine kendini kültür beşiği sayan Fransa şu anda gözden düşüyor. Yakın komşuları İtalya ve İngiltere bile artık Fransa ile ilişkileri ciddiye almıyor. Bu, resmi Paris’in günümüz dış politikasındaki büyük hatalarının sonucudur. Fransa’nın Azerbaycan ile ilişkilerini gözden geçirmesi ve hükümetin parlamentonun bu hatalarını telafi etmesi gerekiyor. Resmi Paris bu konuda pratik adımlar atmalıdır. Sadece bundan sonra Azerbaycan da Fransa ile ilişkilerini yeniden gözden geçirebilir. Kelimenin tam anlamıyla Fransa’nın Azerbaycan ile Ermenistan arasında barışın sağlanması için sınırların tanınmasında gerçek bir destek sağlamak istediğini görmemiz gerekiyor. Sadece bundan sonra Fransa ile bir nevi ilişkilerin inşası söylenebilir. Şu anda bu anlaşmazlığın çözümünde kendilerini bir kenara bıraktılar ve bu onların suçu. Azerbaycan ile tehditle hiç kimse konuşamaz!

– Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Kuzey Akım doğal gaz boru hatlarının sabote edilmesinin ardından Türkiye’de bir gaz merkezi kurulmasını önerdi. Bu kavşak sayesinde Rusya, Kuzey Akım’dan Karadeniz bölgesine ve Türkiye’ye gaz aktarabilir. Konuyla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

– Bilindiği üzere, Rusya’nın önerdiği ve Türkiye’de hayata geçirilecek olan “gaz kavşağı” projesine Azerbaycan ve diğer bazı ülkeler desteklerini artık bildirdiler. Sayın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bile bu projeye desteğini dile getirdi. Proje elbette büyük kazançlar vaat ediyor ve çok ilginç bir proje. Azerbaycan heyeti yakında bu konuyu Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile görüşecek.

Ülker Fermankızı

Hulya